7 Nisan 2016 Perşembe

Kilo Vermenin 6 Bilimsel İpucusu

bilimsel kafe

Hepimiz kilo vermeyi ve sağlıklı kalmayı isteriz. Ama tüm bu zayıflatma hapları ve diyetlerin yanında, bilim kilo verme tüyoları ile ilgili ne diyebilir ki?

1-Egzersiz:

bilimsel kafe

İlk önemli adımla başlayalım: Egzersiz! Sadece fiziksel aktiviteler kalorileri çabucak yakmaz, bilim adamları son zamanlarda uyurken de kalori yakmaya devam ettiğimize dair bulgular buldular. Egzersiz sırasında vücudun uygun olan karbonhidratların çoğunu enerji için tüketir ve yağ depon bir sonra ki 24 saat için yerini alır. Bu esnada yağ depon yürümek, konuşmak ve hatta uyumak gibi temel görevlerden dolayı bozulmaya başlar.

2-Kahvaltı:

Öğünleri atlama. Özellikle sabah kahvaltısını. Kendini çok aç bıraktığında vücudun ve beynin yüksek kalorili yiyecekler yemek için yoğun dürtüler yaratır ki bu sağlıklı bir yöntem değildir. Kahvaltı özellikle kan şekerini dengede tutmana yardım eder ve hormon seviyeni düzenli hale getirir. Gün içinde metabolizmana daha fazla  kalori yakmak için destek verir.

3-Protein ve Yağsız Süt Ürünleri:

bilimsel kafe

Daha fazla protein ve yağsız süt ürünü tüketmek diyetine ayrıca yardımcı olur. Protein büyük miktarda kimyasal PYY hormonunun salgılanmasına sebep olur ki buda beyne gider ve açlık sinyallerini bastırır. Yemeğe sadece %10 oranında daha fazla protein eklemek seni daha uzun süre tok tutar. Diğer taraftansa yağsız süt ürünü kalsiyum içerir. Kalsiyum tükettiğin diğer yağları bağlar ve emilmeyen bir maddeymiş gibi çorba halinde bir karışım ortaya çıkar. Vücut sindirmek yerine bu çorbayı ve tükettiğinden fazla olan yağları vücuttan dışarı çıkarır.

4-Kalorilerini Say:

Yapılan çalışmalara gösteriyor ki, aktif bir şekilde yediklerini bir deftere belgelendiren kişiler belgelendirmeyen kişilere göre daha etkili bir şekilde ilerler. Ayrıca kahvenin 10 kalori iken kapuçinonun 100 kalori olduğunu bilmek, daha az kalori alırken daha fazla yiyerek diyetini planlama fırsatını veriyor.

5-Tabağın boyutunu küçültmek:

bilimsel kafe

Bu sırada önemsiz gözükebilir ancak tabağının boyutunu küçültmek etkili bir şekilde alınan kalori miktarını değiştirebilir. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, tabağının boyunu 30 santimetreden 25 santimetreye düşürmek aldığın kalori miktarını %22'ye kadar düşürebiliyor. Tok olsak bile önümüzdeki yemeği geri çevirirken vücudumuz zor zamanlar geçirir. Yani tabağında daha az yemeğin olması daha iyidir.

6-Uyku ve Stres:

Son olarak uyku ve stres yediklerinizde çok büyük bir rol oynuyor. Hem uyku eksikliği hemde stresli olmak iştahı arttırır. Böylelikle de kilo vermek daha zor olur.




3 Nisan 2016 Pazar

Neden Rüya Gördüğümüzü Açıklayan 7 Teori



Milattan önce 3000'li yıllarda Mezopotamyalı krallar rüyalarını bal mumu tabletlere yazıp yorumladılar. Bin yıl sonra, Antik mısırlılar bir rüya kitabı yazdılar. İçerisinde yüzden fazla rüya ve rüya tabiri bulunuyordu. Daha sonraki yıllarda, rüya görmemizin nedenini anlamak için araştırmalarımıza hiç ara vermedik. Bu nedenle bir çok bilimsel araştırma, teknolojik gelişme ve kararlılık sonucunda hala kesin cevaplar bulamadık fakat bazı ilginç teorilerimiz var.

1-Dileklerimizi gerçekleştirmek için rüya görürüz.

1900'lü yılların başında .Sigmund Freud, gördüğümüz tüm rüyaların ve kabusların bilinçli günlük yaşantılarımızda ki imgelerin toplamları olduklarını, buna ek olarak bilinçaltımızda ki dileklerimizi gerçekleştirmekle ilgili sembolik anlamlar taşıdıklarını ileri sürdü. Freud bir rüyadan uyandığımızda hatırladığımız her şeyin bilinç dışında ki ilkel düşüncelerimiz, dürtülerimiz ve arzularımızın sembolik bir temsilcisi olduğu teorisini ortaya attı. Freud bu hatırlanan unsurları inceleyerek bilinç dışında ki içeriğin bilincimize ulaşıp açığa çıkabileceğine ve bu içeriğin bastırılması sonucu ortaya çıkan psikolojik sorunların üzerine gidilip çözülebileceğine inandı.

2-Hatırlamak için rüya görürüz.

Belirli zihinsel işlevlerin verimini artırmak için uyumak iyidir, fakat uyurken rüya görmek daha da iyidir. 2010 da ki bir araştırmada, karmaşık üç boyutlu bir labirenti geçmeye çalışan deneklerden ikinci denemelerinde önce uykuya dalıp, labirenti rüyalarında gören denekler çok daha başarılı oldular. Aslına bakılırsa bu denekler, sadece denemeler sırasında uyanıkken labirenti düşünen ve uykuya dalıp labirenti rüyalarında görmeyen deneklerden on kat daha başarılıydılar. Araştırmacılar belirli hafıza işlemlerinin sadece uyku anında gerçekleştiğini ve gördüğümüz rüyaların bu işlemlerin gerçekleştiğinin göstergesi olduğunu öne sürdüler.

3-Unutmak için rüya görürüz.

Beynimizde yaklaşık 10 katrilyon  sinirsel bağlantı vardır. Düşündüğümüz ve yaptığımız her şey bu bağlantıların oluşmasını sağlar. 1983 de tersten öğrenme denilen nörobiyolojik rüya teorisine göre uyurken ve özellikle REM uykusu döngüsünde  nörokorteksiniz bu sinirsel bağlantıları inceler ve gereksiz olanları temizler. Rüya görmemize neden olan bu unutma süreci olmadan beynimiz gereksiz bağlantılarla dolabilir ve parazitli düşünceler uyanıkken yapılması gereken düşünme işlevini engelleyebilir.

4-Beynimizin devamlı çalışabilmesi için rüya görürüz.

Devamlı aktivasyon teorisine göre rüyalar, beyinin düzgün çalışabilmesi için sürekli hafızayı pekiştirip uzun süreli hafızalar oluşturma ihtiyacından doğar. Dıştan gelen bilgiler belirli bir seviyenin altına indiğinde, tıpkı uyku halinde olduğu gibi beynimiz otomatik olarak hafıza depolarından bilgi üretimini tetikler. Bu da rüyalarımızda deneyimlediğimiz düşünceler ve hisler şeklinde bize geri döner. Başka bir deyişle rüyalarımız beynimizin uyku anında etkinleştirdiği bir ekran koruyucu olabilir. Böylece beynimiz tamamıyla devre dışı kalmaz.

5-Prova yapmak için rüya görürüz.

Tehlikeli ve korkutucu durumları içeren rüyalar sık sık karşımıza çıkar. İlkel içgüdü teorisine göre bir rüyanın içeriği, o rüyanın amacı için önemlidir. Gece yarısı ormanda bir ayı tarafından kovalanmak ya da karanlık bir sokakta ninja ile dövüşmek gibi rüyalar, kavga et-kaç içgüdülerimizi deneyimlememizi sağlar. Hayatımızda ihtiyacımız olursa diye bu iç güdüleri hazır ve güvenilir tutar. Fakat rüyalar her zaman kötü olmaz. Örneğin, çekici komşunuz hakkında gördüğünüz rüyalar, sizin üreme iç güdünüzü deneyimlemenizi de sağlayabilir.

6-İyileşmek için rüya görürüz.

Beyinde ki stres sinir ileticileri, uykunun REM aşamasında ve hatta travmatik deneyimlerin olduğu rüyalarda bile daha az aktiftir. Bu nedenle bazı araştırmacılar rüya görmenin amaçlarından birinin psikolojik açıdan iyileşmeyi sağlamak için kötü deneyimlerimizin acısını hafifletmek olduğunu düşünmektedirler. Zihinsel baskının az olduğu rüyalarda travmatik olayları tekrar yaşamak, daha net bir bakış açısı ve psikolojik olarak sağlıklı yollarla olayları daha iyi kavrama yeteneği sunar. Ruh hali rahatsızlıkları olan insanlar sık sık uyumakta zorluk çekerler. Bu nedenle bazı bilim adamları, uyku eksikliğinin bu rahatsızlıklara katkıda bulunan bir faktör olduğuna inanmaktadırlar. 

7-Sorunları çözmek için rüya görürüz.

Gerçeklik ve mantıkla sınırlandırılmamış olan rüyalar sayesinde zihnimiz sorunları kavrayabilmek için sonsuz senaryolar üretebilir ve uyanıkken aklımıza gelmeyecek çözümler bulabilir. John Steinbeck bu duruma uyku komitesi adını verdi ve araştırmacı, sorunları çözmede rüya görmenin katkısını kanıtladı. Ünlü kimyager August Kekule de tıpkı bu şekilde benzen molekülünün yapısını keşfetmişti. Bu nedenle bazen bir sorunun en iyi çözümü uyumaktır. 

Bunlar, en önemli teorilerden sadece birkaçıydı. Teknoloji beyni anlama kabiliyetimizi geliştirdikçe bir gün daha kesin nedenler bulabilmemiz mümkün. O zaman gelene kadar rüya görmeye devam edeceğiz.

Siz rüyalarınızı hangi sebepten kaynaklandığını düşünüyorsunuz? Yorumlarla düşüncelerinizi belirtebilir, yazımızı beğendiyseniz alttaki butonlar yardımıyla paylaşarak bize destek olabilirsiniz.

27 Mart 2016 Pazar

Pi Sayısı Hakkında Bilmediğiniz Muhteşem Bilgiler

bilimsel kafe


Matematik dünyasında 3 kural vardır:

1 - Matematik dünyanın konuştuğu dildir.

2 - Etrafımızdaki her şey sayılarla temsil edilebilir ve anlaşılabilir.

3 - Eğer herhangi bir sistemin sayılarından bir grafik oluşturursak ortaya paternler çıkar. Bu nedenle doğada ki her şeyde paternler vardır.

Paternin Türkçe karşılığı örüntüdür ve nesnelerin belli bir düzen içinde yerleştirilmesi anlamına gelir.

Pi Sayısı

Pi sayısı çemberin çevresinin, çapına olan oranıdır. Bir başka değişle bu dünyada çapın 1 ise çevren pidir. Piye baktığımızda hem dairenin sadeliğini hem de sonsuz bir sayı dizisinin çıldırtıcı karmaşıklığını görürüz.


Pi irrasyonel bir sayı yani ondalık basamaklarında bir düzen yok gibi görünüyor. En azından biz içinde böyle bir düzen varsa bile henüz anlayamıyoruz. Virgülden sonra sonsuz sayıda rakam var ve bunlar içinde benzer bir dizilimi göremiyoruz. .Sonsuza kadar giden ve kendini hiç tekrar etmeyen bir sayı. Başka bir değişle pi sayısı herhangi bir patern içermiyor. Böyle bir sayıyı uydurmaya kalk deseler uyduramazsınız.


Bu sonsuzluğun içinde kendine göre düzen arayan insanlar var. Hatta bu arayışı çok daha ileri götürüp pi sayısını ezberlemeye çalışan insanlar da var. Dünyada pinin ilk yüz basamağını, ilk bin basamağını ezberleyenler kulübü gibi çeşitli topluluklar kurulmuş. Bu konudaki resmi rekor 70030 basamağı ezberleyen Suresh Kumar`a ait. Türkiye`den de Lamia Sarıpınarlı 1050 basamağı ezberleyerek 107. sırada yer alıyor. Resmi olarak bu listeye alınmamış olsa da dünya da rekoru elinde tutan kişi, ilk yüz bin  basamağı ezberlemeyi başaran Akira Haraguci`dir.  2006 yılında pinin virgülden sonraki yüz bin basamağını ezberinden söylemeyi başarabilmiştir.

Peki bunca basamak nasıl ezberleniyor ?

Pi sayısının mümkün olan en fazla sayıda basamağı ezberleyebilmek için çok çeşitli yöntemler var. Bu tür çabalara Piphilology deniyor. Ezberlemeyi kolaylaştırmak için genellikle bir hikaye yada bir şiirden yardım alınır. Ezberlemeyi kolaylaştıran bu tür şiirlere İngilizce de şiirin karşılığı olan poemden türetilen piem adı verilir.

bilimsel kafe
Cümlesinde ki   her bir kelimenin harf sayısı pi sayısının bir rakamına denk düşüyor. Dolayısı ile siz bu cümleyi ezberleyince pi sayısının da ilk 14 basamağını ezberlemiş oluyorsunuz. Bu konuda yazılmış en uzun İngilizce metin 14 Mart 2014 tarihinde yani pi gününde bir kitap olarak yayınlandı.
bilimsel kafe
Not A Wake



Kitabın adı bile 3 1 4.  Bu kitap size ilk on bin basamağı ezberlettire biliyor.  Haraguci yüz bin basamağı ezberlemek için kendi kendine 800 hikaye yazmış. Bir de pi sayısının mümkün olan en fazla basamağını hesaplama çabası var ki 1940 yılında matemetikçiler pi sayısının ilk bin basamağını hesaplamak için 10 yıl çalışma yapmışlardır.İlk elektrikli bilgisayar olarak kabul edilen Enyak 1949 yılında 70 saat içinde 2037 basamağı hesaplamayı başardı. Günümüzde ise 13.3 trilyon basamağı hesaplanmış durumdadır.

 Ne işimize yarayacak ?

Bu ondalık kesir bilinen diğer tüm sayıları içeriyor. Doğum tarihinizden telefonunuzun şifresine hatta TC kimlik numaranıza kadar hepsi bu sayının içinde bir yerlerde bulunuyor. Bu sayılara birer harf verecek olsaydınız elinizde var olmuş anlamlı anlamsız istisnasız her sözcük geçmiş olurdu. Bebekken söylediğiniz ilk kelimeden aşık olduğunuz son insanın adına kadar hayat hikayeniz baştan sona buradadır. Söylediğimiz yada yaptığımız her şey.Dünyadaki sonsuz ihtimaller serisinin tamamı bu sıradan çemberin içindedir. Bu bilgiyle ne yapacağınız ne işinize yarayacağı ise size kalmıştır.




.

20 Mart 2016 Pazar

Yanımızdan Hızla Geçen Arabanın Sesi Neden Değişir ?


Bilimsel kafe





Neden yanımızdan geçen hızlı bir arabanın sesi değişir ? 


Ses perdesi dalgalar halinde yayılan havadan başka bir şey değildir. Ses tonları bazen yüksek bazen de alçak olabilir. Bu durum sesin dalga boyuna bağlıdır. Dalga boyu sesin herhangi bir tepe ve dip noktası arasındaki uzaklıktır. Küçük dalga boyları yüksek ses, büyük dalga boyları ise alçak ses çıkarır.

Bize doğru yaklaşmakta olan bir yarış arabasını düşünelim, kendisi çıkardığı sesten sonra gelir. Bu yarış arabasının sesini ilk duyduğumuzda araba hareketinden dolayı önünde ki ses dalgalarına yaklaşır, aksi yöndeki ses dalgalarından ise uzaklaşmaktadır. Arabanın önündeki ses dalgalarının birbirleri arasındaki mesafe azalır yani dalga boyları kısalırlar. Yanımızdan geçip bizden uzaklaşmaya başladığında ise arabanın arkasında kalan, aralarında ki mesafe artmakta olan ses dalgalarını duyarız. Birbirinden uzaklaşmakta olan bu ses dalgalarının dalga boyları uzar. Arabanın önünde ses daha yüksek, arkasında ise daha alçaktır. Buna doppler etki denir.

 Doppler etkisi sadece ses dalgalarında değil, aynı zamanda ışık dalgalarını da kapsar. Eğer ışık dalgası sıkıştırılırsa dalga boyu kısalır, sonuç olarak ta kırmızı ışıktan maviye kayma gerçekleşir. Bunun gerçekleştiğini görmek için ise saatte 160 milyon km hızla gitmeniz gerekmektedir.

Açıkta Bırakılan Bisküvi Yumuşarken Ekmek Neden Sertleşir?

Dışarı da duran bisküvi yumuşuyor da beyaz ekmek neden taş kesiyor? Hiç düşündünüz mü?

bilimsel kafe

Aynı ağırlıkta beyaz ekmek ve bisküviyi 3 saat açıkta bıraktığımızda bisküvi ağırlaşır ve yumuşar. Bunun sebebi havadan su buharı çekmiş olmasıdır. Ekmek ise hafifler ve sertleşir, çünkü içinden su buharlaşır. Neden böyle olur ?

Burada bize bu besinlerin içindekiler yol gösterecek. Bisküvide ekmekten 70 kat daha fazla şeker vardır. Üstelik bu pudra şekeridir. Toz şekerden daha ince taneli pudra şeker, eşit ağırlıktaki toz şekerin 100 katı daha fazla yüzey alanına sahiptir.Bu olayın sırrı da bu yüzey alanında saklı. Şeker kristalleri hidroskoptur, suyu çekerler. Yüzey alanları büyüdükçe bu özellikleri de artar.

Odanın havasında bulunan su molekülleri Bisküvinin içine sızarlar ve molekkülerinde ki hidrojenler üzerinden şekerin kristal örgüsüne bağlanırlar. Bisküvi ağırlaşır ve yumuşar. Şeker fakiri beyaz ekmek ise hafifler ve taş keser.